nihayetinde çocuk olmaktan sıkılmıştım

 

Dünyaya geldiğinizden beridir, hafızanızda saklanan ilk anınız nedir? Bir hayvan, bir gezi, bir koku, bir düşüş, bir araba gezisi, annenizin ağlayışı, babanızın evi terk edişi, ablanızın/abinizin çizdiği ilk boyama kitabı, bir tokat, bir gülümseyiş veyahut bir kucaklaşma?

Benimki bir eşeğe bindirilişim ve anında üstünden alınışımdı. İki yaşında olmalıyım. Çünkü üç yaşımı da hatırlıyorum. Yakın bir akrabamızın düğününe giderken annemin bana gelinlik giydirişi ve ayakkabılarımı bağlaması Düğünde de ne oynamışım. Video kayıtlarını izleyip ilk utancımı da o oynayışla yaşadım galiba. Bir de çok eskilerden aklımda kalan bir anı var. Annemin ani gelen  misafire kek çırpması ve güneşli bir mayıs gününde balkonda onu keyifle yememiz. Bu basit ve oldukça tatlı anının zihnimde yer edinmesi, birçok duyguyu da açığa çıkarıyor. Ev duygusu, sık sık yapılamayan lezzetli kek, gelen bir büyüğün sevilip sevilmemesi. Utangaçlık. Büyüklerin muhabbetlerini dinleme arzusu. Hepsi beraberinde geliyor ve ölene dek de unutulmuyor. Unutulmayan şeyler yalnızca güzel anılar olmuyor ne yazık ki. Sizi rahatsız eden bir büyüğünüz. Belki bu durum o zamanlar anlayamadığınız bir biçimde yanlış davranışlar da olabilir. Bir tokat. Öğretmeninizden gelen ‘sus!’ uyarısı veya hırpalanışı. Sayarak iç karartmaya yarayacak türden binlerce tez, konu.

Bunca şeye rağmen çocuk olmayı özlüyoruz. Ben özlemiyorum. Çocukluğun getirdiği o savunmasızlık, insandan sayılmayış (bazı yerlerde misafir sofrasında sandalye, tabak konulmadan yemek yemeniz gerekebiliyordu) ağlaklık, affedersiniz ama salaklık. Kendini ifade edememe biçimleri ve pasif roller. Bana bunların tümü küçükken de kötü geliyordu. Bir an önce büyüyerek bu güçsüz konumdan kurtulmak istiyordum. Nitekim öyle de oldu. Görülmek ve var olmak aynı şey haline geldi. Hisler, ağlamalar, öfke, utanç, korku ve buna bağlı gariplikler yok oldu. Tabii ki tümüyle değil. Ama nihayetinde çocuk olmaktan sıkılmıştım. Siz sıkılmamış mıydınız?


Comments

Popular Posts